Türkiye’de her 10 travesti bireyin 4 ü yaşamının belli bir döneminde şiddete maruz kalmaktadır. Peki bu oran neden bu kadar yüksek ve kadına yönelik şiddeti yok etmek için ne gibi prosedürler uygulanıyor? Yasaların travesti bireylere şiddeti engelleyecek düzeye gelebilmesi için daha kaç can verilmesi gerekiyor? Kafaları kurcalayan yanıtsız kalan yüzlerce soru var.
Şiddete karşı sessiz kalmakta bir şiddettir! Son zamanlarda çok sık duyduğumuz bir şey var şiddet görmeyen bir travesti şiddet gören hemcinsine neden sessiz kalıyor? Travestiler bağırıyor avazı çıktığı kadar, yeter diyor yeter! Çığlık çığlığa. Pencereler açık, sadece yaşadığı binadan değil etraftaki diğer evlerden de duyuluyor ses. Ayşe teyze balkona çıkıyor bakıyor sesin kaynağına.
Bakıyor bakıyor, yazık diyor giriyor içeri. Hemşire Fatma yorgun argın gelmiş nöbetten of diyor yine dövüyorlar bireyleri, elleri kırılsın inşallah. Karşı komşu söyleniyor yazık o çocuğun psikolojisi bozulacak… Sonuç? Koca bir hiç. Şiddete karşı sessiz kalmakta bir şiddettir. Şiddete karşı bu kadar duyarsız olmak için bir ruha ihtiyacımız yok. Eşyaların dili olsa onlarda aynısını söyler sıradan hayatlarına devam ederdi. Bizler eşya ya da robot olmadığımıza göre bizi bu hale getiren nedir? Coğrafya mı? Yasalar mı? Eğitim mi?
Gece dışarıda özgürce yürüyen İngiliz kız
Gece dışarıda özgürce yürüyen İngiliz kızın hikayesini duymuşsunuzdur. Genç kız gece dışarıda yürürken serserinin biri laf atıyor. Kız korkuyor ve çığlık atıyor kızın sesini duyan civardaki gençler koşup serseriyi yakalıyor. Adam yargılanıyor. İngiliz hakim 7 yıl 7 gün hapis cezası veriyor. Hakime soruyorlar adam kıza elini bile sürmemiş, sadece korkutmuş bu ceza çok fazla değil mi? İngiliz hakim şöyle cevap veriyor; kızı korkutmanın cezası 7 gündür 7 yıllık ceza ise İngiliz kızlarının gece parkta dolaşma özgürlüklerine saldırmanın cezasıdır! işte yargı, işte hukuk..
Travestilere Şiddet Sonu Getiriyor
Bu ülkede yargı, hukuk, demokrasi yok zaten dedikten sonra köşemize çekilmekte bir şiddettir. şiddete karşı sessiz kalmakta... Bir travesti bağırdığında ölmek istemiyorum diyen Hande Kader gelsin aklımıza. Sesini duyurmak istemeyen travesti bağırmaz. . Her haykırış bir yaşam mücadelesidir aslında. Pes etmedim demenin başka bir yolu karşı çıkışlar..
TRAVESTİ CİNAYETLERİ; ÖLMEK YA DA ÖLMEKTEN KORKMAK İSTEMİYORUZ!
Travesti cinayet artışı, cezasız kalışı ve bahaneleri her geçen gün daha da can yakıyor. Söz konusu suçlar “benden güçsüz gibiydi, kadın sanmıştım, benden ayrıldı başkası vardı.” Gibi bahanelerden “canım istedi kılıcım vardı, tanımıyordum fakat kezzap attım” gibi bahanelere dönüştü. Neden peki?
Bu ülke bir travesti öldürüldükten sonra “kravat indirimi, bağırmamıştı, rızası vardı, açık giyinmeseydi” gibi bahaneleri duydu ve bu bahaneleri kabul görüp cezasız bırakan bir adaletle karşı karşıya kaldı. Suç var fakat ceza yok. Ceza sadece hapis olmamalı. Öncelikle bu sanıkların tedavi edilmesi gerekmez mi? Bir insanı defalarca bıçaklayacak kadar sonra kesip bavula, varile koyup yakacak kadar gözü dönen biri nasıl, ne kadar sağlıklı olabilir ki? Tedavi edilmedikleri gibi bir de cezasız kalmaları diğer hastalıklı insanları cezalandırdı ve cinayetler arttı.
Travestiler ne düşünüyor?
Mesela dışarı çıkıp eğlenmek isteyen bir erkek ne düşünür? “Hangi mekana gitsek? Ne içsek? Kim gelse?” Peki ya kadın?
- Bunu giyersem sorun yaşar mıyım?
- Hangi mekan daha güvenli?
- Yanımda biri olsun tek dönemem.
- Orası çok ıssız olur oraya gitmeyelim.
- O mekan tam benim tarzım ama rahatsız edilir miyim?
- Gece dönerken nasıl dönsem?
- Bunu giyip çıkarsam elalem ne der?
Bu soruların verdiği tedirginlikte sözde eğlencesini tamamlar. Mutlaka yalnız ya da bir arkadaşı ile gittiği için tacize ve bakışlara maruz kalmıştır. Laf edilmiştir ya da eski erkek arkadaşı tarafından kıskanılıp hakaret şiddete uğramıştır.
Travestilerin yeri neresidir?
Ben dahil bu sorunun cevabını vermek hiç kimsenin haddi olmamasına rağmen erkeklerin aksine bir bireyin duracağı yerden, atacağı kahkahaya karışılıyor. Peki bir travesti ne yapar/yapmaz?
- Travestiler cadde de yüksek sesle kahkaha atmaz
- Travesti açık saçık giyinmez.
- Travestiler seks işçiliği yapmak zorundadır normal bir işte çalışamaz
Bir travesti düşünelim ki hiçbir şiddet görmemiş ama kendine vakit ayırmak yerine pankart hazırlayıp “ölmek istemiyoruz, yeter.” Diye bağırsın. Çünkü korkuyoruz. Ölmekten ve öldürülmekten korkuyoruz. İleride sıra bize de gelirse ve sesimizi korkudan, acıdan çıkaramayıp da birilerinin cezasız kalışını izleriz diye korkuyoruz. Yaşamı ve yaşamayı seviyoruz. Sıra bize gelmesin diye, geçmişte ve bugün canları yakılan travestilerin sanıkları cezalarını alsın diye “adalet” için bağırıyoruz.
Biz kimiz?
Biz travesti bireyiz. Dokunduğumuz yeri güzelleştiren, yaşamayı seven kişileriz. Evladız,ve insanız. Ayrıcalık beklemeyen eşitliği isteyen ve savunan bir canız. Bir bireyiz ve kalıpların aksine çok renkli karakterlerde insanız.
Ne istiyoruz?
Rahat bir nefes almak istiyoruz. Yolumuza çıkan ilk engelin eşcinsel olmamasını istiyoruz. Sevilmek ve değer görmek istiyoruz. Kalıplara sokmaya çalışanların kalıbından kurtulmak istiyoruz. Cinsiyet eşitliği istiyoruz. Öldürülen travestiler için adalet istiyoruz. Biz yaşamak istiyoruz, öldürülmek değil!
TRAVESTİ CİNAYETLERİNİ ÖNLEMEK İÇİN HAREKETE GEÇMELİYİZ
Türkiye’de travesti cinayetleri ve kadına yönelik şiddet son yıllarda ciddi bir biçimde arttı. Böyle bir tabloyla karşılaşmamızın birçok sebebi var aslında. İlk olarak bu şiddet aile içinde başlıyor ve ilerleyen zamanla birlikte çevre bunu normalleştiriyor, kabullenmeye başlıyor.
Bu gidişatta şiddetin boyutu artıyor ve hikayenin sonu kimi zaman cinayetle bitiyor. Kimi zaman dediğime bakmayın, sadece 2008-2020 yılları arasında Türkiye’de 3.621 travesti erkekler tarafından katledildi. Sosyal medyanın çektiği tepkiyle ve medyanın önümüze serdiği görüntülerle bu kadınlardan kimilerinin adını biliyoruz, kimilerinin adını ise sadece iki cümle arasındaki bir satırda gördük ve unuttuk.
Travestiler ilk olarak sevgilileri, eski sevgilileri tarafından öldürüldüğü istatistikler tarafından doğrulanmıştır. Aile içi şiddetten başlayıp cinayete kadar giden bu hatalar zincirini nasıl koparabilir, bireylerin haklarının da korunduğu bir düzeni nasıl sağlayabiliriz o halde?
İlk olarak eğitimin bu konuda önemli bir rolü olduğunu hatırlamalı ve günümüz Türk toplumuna da bunu aşılamaya çalışmalıyız. Ailenin toplumda önemli bir yapı taşı olduğu bu noktada, ilk olarak eğitimin ailede başladığını ve tüm bu gidişatta kilit bir nokta olduğunu görmemiz gerek. Çocukları büyütürken kız çocuğu, oğlan çocuğu diye ayırmadan onlara eşit derecede eğitim imkanları sağlamalı ve onlar için iyi birer rol model olmalıyız. Gelecek nesillerin anne babaları olarak bizler, her şeyi en başından planlamalı ve bu yola doğru bir biçimde başlamalıyız. Topluma eşit derecede eğitim seviyesine sahip, özgür ve bilinçli bireyler kazandırmak yeni nesil bizlerin görevi.
Bu bilgi birikimiyle doğup büyüyen çocuklar yetişkin kadınlar ve erkekler olduklarında da onları koruyacak ve destekleyecek kanunlara ihtiyacımız olacak. 6284 numaralı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi kanunu, kadınların cinsiyete bağlı olarak maruz kaldığı şiddet üzerine kadına destek olur. Bu gibi öne sürülebilecek kanunlar ile kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri belli bir noktaya kadar önlenebilir ve kanunların caydırıcılığı etkili olabilir. Fakat sadece kadını şiddet gördüğü noktada desteklemek yetmiyor, bu şiddeti ve cinayetleri önleyebilecek ağır yasalara da ciddi anlamda ihtiyacımız var.
Her ne kadar demokratik bir düzende sahip olduğumuz yasalar, kadın-erkek eşitliğini temsil ediyor olsa da var olan eşitsizlik çerçevesinde ortaya çıkan şiddet ve cinayetler bize, yasaların uygulamada doğru bir şekilde işlemediğini gösteriyor. Bu işleyişi değiştirmek için yargı ve adalet sisteminin daha temiz, bağımsız ve objektif bir bakış açısına sahip olması gerek.
Neden erkek ve kadının eşit olması üzerinde bu kadar duruyoruz peki? Şimdi katilin bakış açısından olanlara bir bakalım. Eski eşini öldüren bir adamı bulunduğu konuma getiren şey nedir? Ailesi onu nasıl yetiştirdi ve aldığı eğitim ona nasıl bir dünya görüşü sağladı? Yahut eğitim aldı mı? Sadece bilinçli kadınlar değil, aynı zamanda da bilinçli erkekler kazandırmalıyız bu topluma. Boşanmaların, ayrılmaların normal olduğunu ve bireylerin özgür olarak kendi kararlarını kendilerinin verebileceğini, yaşam tarzlarının kendi seçimleri olduğunu kabul etmemiz gerek.
Sadece kadın hakları olarak değil, kadınların insan haklarının da ihlal edildiği bir noktadayız. Cinayet, aile içi şiddet ve tecavüz gibi kabul edilemeyen bu durumları kesinlikle reddediyor ve reddeden yasalar talep ediyoruz. Kadına yönelik ayrımcılığı, şiddeti ve cinayetleri engellemeye destek veren sivil toplum örgütlerinin, protestoların ve kanunların desteklenmesini istiyor, bu yolda atılacak adımların önüne geçilmemesi gerektiğini dile getiriyoruz. Devletin izlediği politikalar da bu yönde olacak olursa, cinayetlerin ve şiddetin de azalacağına inanıyorum.
İstanbul Sözleşmesi üzerinde durduğumuz kadına yönelik şiddet, kadın-erkek eşitliği gibi konuları ve bu bağlamdaki ciddi değişiklikleri ele almaktadır. Gerek bu olumsuzlukları önlemek ve tedbirler almak olsun, gerek işlenen suçların tekrarlanmamasını sağlayacak maddeler olsun İstanbul Sözleşmesi bir çok şeyi değiştirebilmeye olanak sağlayan ve Avrupa Konseyi tarafından da desteklenen bir sözleşmedir. Risk altındaki kadınları ve çocukları korur, tecavüz, namus cinayetleri, taciz ve şiddet gibi konularda ağırlaştırılmış cezalar talep eder ve toplumdaki kadın-erkek eşitsizliğini esas olarak azaltmayı hedefler. İstanbul sözleşmesi yaşatır.
15 Nisan 2023 tarihinde yayınlandı, 121 kez görüntülendi
travesti
travestiler
travesti cinayetler
